اِسْتَقَامَ
Kalktı, dik durdu, düz oldu, doğru/yerinde oldu
1/1
Muzari
:
يَسْتَقِيمُ
Mastar
:
اِسْتِقَامَةٌ
(İstikamet, düz olma, dürüstlük, doğruluk)
İsm-i Fail
:
مُسْتَقِيمٌ
(Düz, doğru, dürüst)
القصاب اكثر استقامة من البقال
Kasap bakkaldan daha dürüsttür.
استقامت امراة فرعون على الايمان
Firavun'un eşi imanını korudu.
يجب علينا أن نستقم في طريق الحق والعدل
Hak ve adalet yolunda doğru olmalıyız.
عندما تواجه الصعوبات عليك أن تستقم وتلازم الثبات
Zorluklarla karşılaştığında, dik durmalı ve kararlı olmalısın.
يجب أن نسلك طريقا مستقيما في حياتنا
Hayatımızda dosdoğru bir yol izlemeliyiz.